“Aklı Karışıklar için Kılavuz”, “Roman Diliyle Emperyalizm”, “Birey, Burjuva ve Zengin” ve “Romanperver İktisatçı”nın arasında olduğu birçok kitap kaleme alan yazar Dr. Mustafa Özel, Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı’na konuk oldu.
Vakfın Üsküdar’daki merkezinde “Roman Dili ile İktisat ve Siyaset” başlıklı bir söyleşi gerçekleştiren Özel, genel olarak hem temel bilimlerin hem de edebiyatın son dönemde toplumun gündeminden düştüğünü söyledi.
Söz konusu düşüşün farklı nedenleri olduğunu belirten Özel, “Şu anda kimse çocuğunun fizikçi ya da matematikçi olmasını istemiyor. Ne yazık ki beşeri ilimler, büyük bir itibar kaybetti. Toplum ve insan bilimleri itibardan düştüğü zaman hiçbir zanaat geliştirmek mümkün değildir. Matematiği ve edebiyatı görmezden gelen hiçbir toplumdan sağlıklı bir tartışma yapmak da mümkün değildir.” dedi.
Özel, özellikle son 10 yıldır edebiyatla daha fazla ilgilendiğini dile getirerek, “Daha önce politik ve yönetim bilimleriyle uğraşıyordum. Son yıllarda roman başta olmak üzere kurguya dayalı üretimlerin bir bilim olduğunu düşünmeye başladım. İyi romancıların iyi birer tarihçi, sosyolog, psikolog olabileceklerini gördüm. Burada niyetim bu disiplinleri küçümsemek değil, romanın hak ettiği itibarı iade etmek içindir.” ifadelerini kullandı.
“Hakikat Kur’an’da, gerçekler romandadır”
Yakın zamandaki çalışmalarıyla birlikte roman alanında 5 kitabının yayımlandığından bahseden Mustafa Özel, şöyle devam etti:
“Önümüzdeki dönemde yayınlanacak kitaplar arasında ‘Roman Diliyle Para’ adlı çalışmam var. Bu çalışmamda son birkaç yüzyıldır hem iktisat hem de edebi dünyada para meselesine nasıl yaklaşılmış bunu değerlendirmeye çalışıyorum. Gördüm ki Goethe başta olmak üzere para meselesini en iyi yine romancılar anlamış. Bunun yanı sıra ‘Roman Diliyle Çocuk’ adlı bir çalışmam da var. ‘Küçük Prens’, ‘Momo’, ‘Heidi’ gibi çocuk roman kahramanlarını anlamaya çalışıyorum.”
Özel, eğitim hayatına mühendis olarak başladığını, daha sonra da iktisat bölümüne geçtiğini dile getirerek, “Aldığım o kısa mühendislik eğitiminden bende ‘konuşurken tıraş etmemek’ şeklinde bir bilinç kaldı. Söyleyeceğin şeyin özünü söyleyip, sonra bunu uzun uzun anlatmayı öğrenmiş oldum. Buradaki temel tezim de ‘hakikat Kur’an’da, gerçekler romandadır.’ şeklindedir. Biz Müslüman olarak kendimize yetecek kadar ana ilkeleri Kur’an’dan bulabiliriz. Ama hayat çok çeşitlidir ve Kur’an bunların hepsini içinde barındırmaz. Söz konusu bu gerçeklikler romanda yer alır, biz de bunları oradan alırız.” değerlendirmesini yaptı.
“Bir toplumun kültürel çözümlemesini edebi metinler üzerinden yapmak mümkündür”
Romanlar üzerinden toplumların tarihlerinin ele alınabileceğinin altını çizen Özel, “Bir toplumun kültürel çözümlemesini edebi metinler üzerinden yapmak mümkündür. Bunu iyi anlayan sosyolog Ziya Gökalp, ‘en sahici sosyoloji, romandır’ der. Bunu savunabilecek bir sosyoloğu günümüzde bulmak ise çok zordur. Çünkü romancı bir anketör soruşturmacıdır, fakat bunu doğal bir şekilde yapar. Gider, bakar, anlar ve yazar. Örneğin Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, ‘içtimai jeolojinin merkezi camiydi’ ifadesi de bu bakışın bir yansımasıdır.” şeklinde konuştu.
Mustafa Özel, roman başta olmak üzere edebi metinlerin ideolojik bir beyanname olmadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Roman, başımıza gelmiş olanı doğru anlayabilmemiz için birtakım çileli insanların kalemlerin kan damlatarak yazdıkları edebi eserlerdir. Kağıt para bir simya gibidir ve bunu da en iyi anlayan Goethe’dir. ‘Faust’un ikinci cildi tamamen iktisada ayrılmıştır. Goethe için modern birey, şeytanla antlaşma yapmış kişi demektir. Modern devlet de şeytanla mukavele yapmış organizasyondur. Yapılan mukavele kağıt paradır. Modern çağ, paraya hükmeden yeni iktisadi aktörlerin çağıdır. Goethe, bütün bunu inanılmaz bir şekilde anlar ve bize de bunu şahane bir şekilde aktarır. İşte edebiyat bu yüzden bizim için önemlidir.”
Yoğun katılımın olduğu program, soru cevap kısmının ardından sona erdi.