– Beşiktaş, Kayseri deplasmanında da kısır bir sonuca imza attı ve golsüz berabere kaldı… Ancak gözler maçtan çok Beşiktaş’ın yeni transferlerindeydi… Nasıl buldunuz?
Açıkcası benim gözlerim de maçta değil Beşiktaş’ın, hatta Kayseri’nin yeni transferlerindeydi… İlk maçta yanılma payının yüksek olabileceğini hatırlatarak Beşiktaş’ın yenilerinin bende bıraktığı izlenimleri anlatmaya çalışayım…
WORRALL: Fazla beğenen olmamış… Ben beğendim… Rakip santraforla birlikte yüksek toplara çıktığında daha fazla yükseliyor… Bu yükselişte rakibe temassız, faulsüz topu iyi karşılıyor… Bu hava toplarında çoğu zaman öne hamle yapıp, o topun rakiple buluşmasınız engelliyor… Ağır değil… Hareketli… Özellikle solbekinin kedamesine çok iyi girişler yaptı… Savunmadan çıkarken uzun top atışlarında ayağının ayarını beğendim… Unutulmasın; bu Worrall’in ilk maçı… Kırık – dökük bir geri dörtlünün arasında oynadı… Bu geri dörtlüye Masuaku girecek, yanına yeni ve iyi bir stoper gelecek, sağ savunma için mevcutlardan daha iyisi bulunacak… Oturmuş ve kalitesi yükselmiş bir Beşiktaş geri dörtlüsünde Worrall’in iş yapacağını düşünüyorum…
AL MUSRATI: Son 25 dakikada oyuna girdi… Bir uzun topu dışında birşey yaptığı, kendini gösterdiği söylenemez… Ama çok inandığım, futbol ve Avrupa bilgisine çok güvendiğim insanlardan Al Musrati için şimdiye kadar “eh işte” lafını hiç duymadım… Herkes “çok iyi” olduğu konusunda tam isabet… Bunun dışında bir tane farklı görüş işitmedim… Zaten “niye gönderdiniz” diye Braga taraftarlarının yönetimlerine isyanı var… Al Musrati belli ki geride kalan kariyerinde iyi bir hikaye yazmış… Bütün bunları duyunca Al Musrati’nin Başiktaş’ta hikaye olmayacağını ama Beşiktaş’ta yeni, mutlu ve başarılı bir hikaye yazacağını düşünüyorum…
MUÇI: Ba-yıl-dım… Eğer ilk maç beni yanıltmıyorsa, Beşiktaş’ta Muçi, mucize adam olabilir… Çok hünerli ama çok hünerli ayakları var… Savunmanın arkasına bir top atıp Cenk’le buluşturdu, inanılmaz… Gerçi Cenk bu pozisyonda ofsayta düştü ama Muçi’nin sadece o pası bile kalitesini göstermesi açısından yetti de arttı bile…
Muçi, çok hızlı, deparlı, driplingi seviyor, yolda yürür gibi adam geçiyor, ayaklarına hakim, dar alanda iyi çalım atıyor… Etkili, bitirici bir görüntüsü var… Haa, şunu da söylemeliyim: Sanki topla oynamayı çok seviyor gibi…
Muçi sadece öne değil, arkaya da koşuyor… Son dakikalarda uzaklardan gelip, gollük bir vuruş yapmaya hazırlanan Kayserisporlu oyuncunun önünden topu çalması çok önemli bir dokunuştu…
Muçi ilk maçında sağ önde görev yaptı… Gerçek yerinin merkez orta saha ve sol kenar olduğu söyleniyor… Geniş alanlar bulduğunda etkiliydi… Kapanan savunmalar karşısında aynı etkiyi gösterir mi bilemem… Ama Kayseri maçında bir – iki defa dar ve kalabalık alanlardan çok iyi çıktı…Sadece bir sıkıntı var… Sontos, Muçi’yi sağ kenarda oynatmaya devam ederse, bu kanatta iyi işler yapan Rashica’ya yazık olmayacak mı? Sanırım deneyimli hoca bunun bir çaresini bulacaktır…
Beşiktaş demişken, içime dert olan bir konuyu da yazmalıyım… Semih Kılıçsoy’un göz kamaştıran performansına rağmen Aboubakar bu takımda olmalı… “Karakteri kötü, sorun çıkarıyor” deniyor… Adı üstünde siz yönetici değil misiniz?… Yönetici yönetecek, idare edecek, kayba değil, kazanca koşacak… Aboubakar hem oynayan, hem oynatan, ham atan, hem attıran bir oyuncu… Üstelik parasını vermişsiniz, kontratlı oyuncunuz… Oynatmayarak elinizdeki malın değerini düşürüyorsunuz, önemli bir güçten yoksun kalıyorsunuz… Maddi- manevi kayıptasınız… Adam parasını alıyor yatıyor…Bundan kim zararlı çıkıyor, Aboubakar mı, Beşiktaş mı? Hiç olmazsa arada – sırada ortaya çıksın da bari market değeri düşmesin…