Sabah gazetesi-Şamil Tayyar kavgası: Hayırdır bu topa neden girdiniz

Geçtiğimiz günlerde, iktidara yakın Sabah gazetesi, “Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nce aralarında üst düzey siyasi ve gazetecilerin de olduğu 280 kişinin yasa dışı takibe alındığını” yazdı. Emniyet Genel Müdürlüğü haberi yalanladı.

Emniyet Genel Müdürlüğü, çarşamba günü sosyal medyada ve bazı televizyon kanallarında yer alan Ankara İl Emniyet Müdürlüğünce “yasa dışı dinleme yapıldığı” iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Emniyet Genel Müdürlüğünün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Sosyal medyada ve bazı televizyon kanallarında Ankara İl Emniyet Müdürlüğünce ‘yasa dışı dinleme yapıldığı’ ile ilgili çıkan haber ve iddialar asılsızdır ve kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır.” denildi.

Bunun üzerine eski AKP Gaziantep Milletvekili ve gazeteci Şamil Tayyar, “280 kişinin Selam Tevhid kumpasındaki gibi dinlendiği iddiası da yalan çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklaması ortada. Uğur Dündar’ın sorguya katıldığı iddiasının da kuyruklu yalan olduğu anlaşıldı.” dedi.

X hesabından bir paylaşım yapan Şamil Tayyar, şunları kaydetti:

Ayhan Bora Kaplan hadisesini komplo teorilerine saplanmadan, sapla samanı karıştırmadan anlatalım.

Savcılık soruşturmasını tamamlamış, iddianameyi Ankara 32.Ağır Ceza Mahkemesi kabul etmiş, 28’i tutuklu 61 sanıklı davanın ilk duruşması 15-26 Nisan arasında yapılmış.

Davanın ikinci turu bu pazartesi (20/24 Mayıs) başlıyor.

Ayrıca, dosyada ‘M7’ ve ‘Ü5’ koduyla iki ayrı gizli tanık var.

İddianamenin ve gizli tanık ifadelerinin hiçbir yerinde tek bir siyasinin adı da iması da yok.

O halde bunun 17 Aralık’la ne tür benzerliği var?

Oysa Yargı ve Emmiyet merkezli 17 Aralık darbe girişimi, tümüyle siyasileri kapsayan dosya üzerinden başlatılmıştı. Özne, siyasilerdi.

280 kişinin Selam Tevhid kumpasındaki gibi dinlendiği iddiası da yalan çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklaması ortada.

Uğur Dündar’ın sorguya katıldığı iddiasının da kuyruklu yalan olduğu anlaşıldı.

Peki tantana nerden kaynaklanıyor?

Fitili ateşleyen bizatihi Ayhan Bora Kaplan. İlişkili olduğu yargı ve emniyet içindeki dostlarına mesaj gönderiyor: ‘Yanarsam siz de yanarsınız.’

Ve strateji ilk duruşmada sahneleniyor. Kaplan duruşmada ‘önüme 40-50 isim kondu’ diyor ama isim vermiyor. Oysa ilk ifadesinde bu yok.

1 ay önceki bu ifade medyada da karşılık bulmuyor.

Ta ki yurtdışına kaçırılan gizli tanık Serdar Sertçelik’in ikinci dalga operasyonuna kadar.

Sertçelik, Kaplan’ın mahkemede attığı pası gole çevirmek için Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’la yaptığı görüşme kayıtlarını yayınlıyor, Kaplan’ın saygın bir işadamı olduğunu söylüyor, siyasilerin isimlerini zikrediyor.

Tüm darbe senaryoları bu gizli tanığın yurtdışına kaçırıldıktan sonra yaptığı bu görüşmeye dayandırılıyor.

Bazı örgüt üyeleri takip edilirken oltaya takılanlar var elbette. Özellikle Ankara’nın çok yakından tanıdığı bir savcı ve bazı avukatlar.

Bu taife telefon görüşmelerinde kendilerini güçlü göstermek için isim zikrederek bazı siyasi ve bürokratlarla samimi olduğunu anlatıp umut dağıtıyor.

Dinleme kayıtlarına takılan bu mesnetsiz iddialar da soruşturmada ayıklanıyor.

Gizli tanık üzerinden darbe senaryosu yazılınca dava dosyasına eklenmemiş mesnetsiz iddialar da gündeme getirilerek senaryoya malzeme yapılıyor.

Akın Gürlek hadisesinde olduğu gibi. Orada Gürlek’in şahsını doğrudan hedef alan bir takip yok.

Velhasıl, gizli tanığı kimlerin kaçırdığı, ifadesini değiştirmek ve siyasileri davaya bulaştırmak için kimlerin ikna ettiği belirlenirse mevzu daha iyi anlaşılır.

Görüşmenin karşı tarafındaki emniyet müdürüne ayrı parantez açmak isterim. O bu tezgahın neresinde?

Özetle…

Mafya devlete operasyon çekiyor.

Birileri özel hesabını görüyor.

Kimileri 15 Temmuz’un içini boşaltıyor.

AK Parti’nin 22 yıllık iktidarında yaşanmış tüm darbe girişimi ve muhtıralara istisnasız karşı tavır koymuş biri olarak anlatayım istedim.

Kaldı ki ortada bir darbe girişimi olsaydı, hadi beni geçin, Recep Tayyip Erdoğan taş üstünde taş koymazdı.

“HAYIRDIR BU TOPA GİRMENİZE GEREKÇE NEDİR”

Sabah gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek, Şamil Tayyar’a sert bir yanıt verdi.

“Kuyruklu yalan diyen Antepli eski meslek büyüğümüzün dikkatine!” diyen Abdurrahman Şimşek’in paylaşımı şöyle:

“Sizin gibi tecrübeli bir gazeteci ağabeyimizin yürüyen soruşturmalara suhuletle yaklaşması gerekirken, nedense bu olayı anında kuyruklu yalan diyerek itibarsızlaştırmanız dikkat çekici! Uğur Dündar’ın gizli tanıkla telefonda görüştürülme olayını biz demedik! Mahkemede yargılanan sanık konumundaki örgüt üyesi demiş. Bu iddia bal gibi haberdir. Kaldı ki Muhammed Kaplan zaten mahkemeden bu iddiasını doğrulatmak içinde HTS araştırması istemiştir. Şimdi size soruyorum, hayırdır bu topa bu şekilde girmenize gerekçe nedir?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir